FUE yöntemi günümüzde Safir ve Klasik FUE olarak ikiye ayrılır. Saç ekiminde Safir Fue yöntemi diğer ekim yöntemlerine göre daha yeni ve son teknolojiye uygun cihazlar ile uygulanan bir yöntemdir. Klasik FUE yönteminde keskin ve metalden yapılmış olan, bıçağa benzer bir cihaz kullanılır. Bu cihaz ile kafada ekim yapılacak bölgede küçük kesikler açılır ve bu kesik alanlara greftler ekilir. Bu yöntem ortaya ilk çıkan FUE yöntemi, aynı zamanda da en uzun süredir uygulanan yöntem olarak bilinir. Safir olarak bilinen diğer ekim yöntemi ise yine klasiktekine benzeyen, adı Safir olan bir cihaz yardımıyla yapılmaktadır. Bu cihazın farklı ekim yapılacak alanlarda kesi oluşturulurken klasik yöntemdekine göre mikro ölçekte oluşturmasıdır. Böylece hem operasyonun kendisi daha kısa, hem de hastaların iyileşme süreci daha kısa sürer.

DHI saç ekimi ya da tam adı ile Direct Hair Implantation, günümüzde en çok tercih edilen ekim yöntemlerinden bir tanesi olarak bilinmektedir. Bunun en büyük sebebi ise sağladığı avantajlardır. DHI yönteminde kafa derisine hiçbir zarar verilmeden en doğal ve gür saçların çıkması hedeflenir. Operasyonun öncesinde hastalar uzman doktorlar tarafından yapılan bir konsültasyon görüşmesine katılır ve bu görüşmenin sonuncunda hasta için doğru olan yönteme karar verilir. Her yöntemde olduğu gibi DHI saç ekimi yönteminde de hastaların kafa derileri özel görüntüleme cihazları ile büyük bir dikkat çerçevesinde incelenir. Yapılan bu incelemenin sonucunda hastadan alınabilecek maksimum greft sayısı, sağlıklı saç köklerinin sayısı, doktorun donör olarak belirlediği alanın mevcut durumu ve hastanın güncel olarak ne şiddette saç dökülmesi yaşadığı gibi detaylar belirlenir. Daha sonra hastaya göre en uygun olan yöntem doktor tarafından belirlenerek, operasyonun kendisinine geçilir. Hastaların mevcut durumları uygun olduğu takdirde doktorların da en çok tercih etmeye meyilli olduğu saç ekimi yöntemi her zaman için DHI’dır.

Erkeklerin günümüzde saç ekim kadar sık gerçekleştirdiği bir diğer operasyon da sakal ekimi operasyonlarıdır. Son yıllarda, sakal imajı erkekler arasında oldukça popüler olduğu için sakal ekimlerine olan talebi de arttırmıştır. Doğuştan ya da sonradan oluşabilen seyrek sakal görünümü söz konusu olabilir. Birçok erkek bu konuda şanslı olsa da bazı erkekler de bu konuda oldukça şansız olabiliyor. Genetik dökülmeler olabildiği gibi bazen de faklı sağlık sorunlarından kaynaklanan sakal dökülmesi görülebilir. Yani sakal dökülmelerinin birçok sebebi vardır.

Liposuction, lipo (yağ) ve suction (emme) kelimelerinin birleşimidir ve vücuttaki yağın eritilerek kanüller yardımıyla emilmesi anlamına gelir. Liposuction’da asıl amaç kilo vermek değil, kilo verilmesine rağmen kaybedilemeyen bölgesel yağlanmaların giderilmesi, vücut şeklinin düzeltilmesi ve orantılanmasıdır. Kilo verilse dahi bazı bölgelerde yağların erimediği kendimizde ve çevremizde sıklıkla gözlemlediğimiz bir durumdur.

Yüz germe (facelift); yer çekimine karşı gelemeyen yüz bölgesinde oluşan kırışıkları, sarkmaları gideren ve yüzün daha genç, daha sağlıklı görünmesini sağlayan işlemlerdir. İnsanoğlu yeryüzüne geldiği andan itibaren güzel görünme ve her daim genç görünme hevesinde olmuştur. Bu nedenle geçmişten günümüze değin, moda sektöründen sağlık sektörüne kadar birçok alanda yeni keşifler yapıldı. Kimi zaman makyaj ile göz yukarı kaldırılırken; kimi zaman ise kapatıcılar ile yüzdeki sorunlar giderilmeye çalışıldı. Günümüz 21.yüzyıla gelindiğinde ise doğal görünmeyi sağlayan operasyonlar ile gençliğin sırrının yakalandığını görmekteyiz.

Tıbbi terminolojide rinoplasti olarak anılan burun estetiği, burundaki doğuştan gelen ve travmatik nedenlerden dolayı meydana gelen şekil bozukluklarını, asitmetrik görüntüyü, nefes alma sorunu gibi problemleri gideren operasyona denir. Edwin Smith papirüsüne göre, rinoplastinin doğuşu Eski Mısır’a kadar dayanmaktadır. Eski Hint kaynaklarına göre, MÖ 600’lü yıllarda doktor Sushruta tarafından yanaktan deri çekilmesiyle ilk defa burun ameliyatı gerçekleşmiştir. 15.yüzyıla gelindiğinde ise dışardan kesiler atılarak burun küçültme ameliyatı yapılmaktaydı. 18.yüzyılda Alman Cerrah Carl Von Graefe ilk kez ‘rinoplasti’ kelimesini kullanarak Hint teknikleri ile temellendirdi.

1891 yılında Kulak Burun Boğaz Uzmanı Orlando Rou, burun ucu eğriliklerinin tedavisini bularak rinoplasti estetiğine bakış açısının değişmesini ve yapılan çalışmalarla kullanılan tekniklerin temellerin oluşmasını sağladı. 1937 yılında modern anlamda burun cerrahisinde kendi tekniğini geliştirerek, yeni çalışmaların yapılmasını yapıldı. İlk etapta sadece kırıkların düzeltilmesi üzerine operasyon gerçekleştirilirken teknolojik gelişmeler ve güzellik algısındaki değişimlerle birlikte estetik olarak ele alınmaya başladı. Çalışmaların artması ile yapılan operasyonlarda daha doğal ve daha estetik operasyonlar gerçekleştirildi. Türkiye’de ise 1970’li yıllarda hem sağlık hem de güzellik beklentisi ile operasyonlar yapılmaya başlandı. Tüm Dünya’da burun estetiği ameliyatları değişim ve gelişim göstererek günümüzde doğal, kalıcı operasyonların gerçekleşmesinin yapı taşları oluşturuldu.

Lip lift ameliyatı ile dudak ve burun arasındaki altın oran dengelenerek, estetik olmayan görüntüler ortadan kaldırarak altın oran yakalamayı hedeflemektedir. Bahsettiğimiz altın oran yüzümüzün olması gereken orandır çene uygun noktada ise dudak ile burun arasında 1/3 oran olmalıdır. Bu operasyon, gülüş estetiğinde de talep edilebilmektedir. Üst dudağı yukarı kaldırırak, gülümserken dişlerin görünmesini sağlamaktadır.

Halk dilinde erkeklerde meme büyümesi anlamına gelen jinekomasti, östrojen ve testosteron hormonlarının dengesizliğinden kaynaklanan glandüler meme dokusunun büyümesi olarak tanımlanır. Erişkin erkeklerin yaklaşık yarısında gözlenebilen durum, estetik sorunların yanı sıra kişinin yaşam kalitesini düşüren psikolojik problemlere de neden olabilir. Bir erkek çocuk ergenliğe girdiğinde veya yaşlı bir erkeğin vücudu daha az testosteron ürettiğinde, iki hormonun dengesi değişir. Bu durumda, daha yüksek bir östrojen yüzdesi erkek meme dokusunun şişmesine neden olur. Ergen erkeklerin yaklaşık yarısı ve 50 yaşından büyük erkeklerin üçte ikisi belli bir boyuta kadar bu büyümeyi vücutlarında gözlemlemektedirler.

Erkekte Meme Büyümesinin Nedenleri

Erkek vücudundaki meme dokusu büyümesi, hormon değişikliklerinin birçok farklı nedeni ile bağlantılı olabilir. Hormon tedavileri, giyilen atletler, dışarıdan kullanılan birtakım yöntemler, fazla spor yapmak, kilo verme yöntemleri erkeklerde meme büyümesini engellememektedir.

Jinekomastiye neden olan bazı hastalıklar ve tıbbi durumlar şunlardır:

• Göğüslerde yağ dokusu artışına yol açan kilo alımı, obezite
• Hormon bozuklukları
• Kalp ilaçları, kanser ilaçları, hormon içeren ilaçlar, antidepresanlar, amfetamin ve kortizon
• Alkol ve uyuşturucu kullanımı,
• Akciğer ve karaciğer kanseri başta olmak üzere bazı kanser türleri,
• Testis (yumurtalık) ve böbrek hastalıkları,
• Tiroid bezi hastalıkları (guatr)
• Doğuştan gelen bozukluklar
• Adrenal bezi veya hipofiz bezi tümörleri
• Yaralanma veya travma

Burun etleri normalde havayolu içinde burunun nemini artırmak ve soluduğumuz havayı ısıtmak için küçük yapılar olarak bulunur. Ancak bazı durumlarda bu burun etleri gereğinden fazla şişer ve kişiye bazı problemler yaratmaya başlar. Bu durum, burun solunumunu etkileyerek kişinin günlük yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir. Konka ameliyatı da bu sorunu çözüp, sağlıklı bir hayata dönebilmek için gerçekleştirilen bir süreçtir.

Bu durumun oluşmasının bilinen başlıca sebepleri vardır. Bunlar,

• Alerjik Etkenler: İnsan vücudu polen, toz, hayvan tüyü gibi dış etkenler sebebiyle alerjik reaksiyon geliştirebilir. Böyle bir alerjik durumun en yüksek belirtisi, burun içi etlerinin yani konka bölgesinin şişmesidir.
• Devam Eden Sinüzüt: Sinüs enfeksiyoları, burun içi etlerini sürekli tahrip eden bir diğer önemli etkendir. Genellikle sinüzit rahatsızlığı kronik bir şekilde gerçekleştiği için sürekli tahrip ve şişme gerçekleşir. Bu sebeple konka ameliyatı bu sorunu çözebilecek tek seçenektir.
• Genetik Yatkınlık: Bazı kişilerin doğuştan gelen burun yapısı gereği, burun etleri daha şişkindir. Herhangi bir dış etkene bağlı olmaksızın, doğuştan gelen burun eti şişkinliği de konka hipertrofisi çeşitlerinden biridir.

Bacak estetiğinde amaç, kalçalardan ayak bileklerine kadar vucüt orantısını sağlayan, fiziğinize uygun bacaklara sahip olmaktır. Operasyonda bacak bölgesindeki fazla olan bölgelerden yağ dokusu alınarak eksik bölgelere eklenir. Tersi olarak da yağın yetersiz olduğu hallerde bacakları şekillendirmek için silikon protezler ya da dolgu maddeleri kullanılabilir. İdeal bacak şekline sahip olmak isteyen her kişi bacak estetiği operasyonu yaptırabilir. Orantısız yağlanma kişinin fiziğindeki vucüt kalıbını bozan ve rahatsız eden bir olumsuzluktur. Bacaktaki kusurlar her zaman yağ fazlalığından oluşmaz. Bacak çarpıklıklarının altında yatan en önemli sorun bacak kemiği eğrilikleri ya da çocuk felci gibi kas sorunlarıdır. Bu durumlarda kamuflaj estetiği yapılır.